Gerek bu hafta vizyona giren Kara Bela filminin baş karakterinin, gerek ise Demir Demirkan’ın Hürriyet Gazetesi Pazar ekinde Ayşe Arman’a verdiği röportaj bu soruyu insanın ister istemez aklına getiriyor. Toplumsal dayatmalar var. Bu toplumsal dayatmalar içinde bize biçilen roller.
Kadınsanız namuslu bir kız çocuğu, iyi bir eş, iyi bir anne. Erkeksek mutlaka eve ekmek getirmek, çalışmak ve asla şikayet etmemek durumundayız. Her ne kadar günümüzde kadınlar da çalışsa temel rol ve misyon genel olarak işimize gelse de gelmese de böyle.
Hangisi Biziz?
Kadın gün içinde evine, çocuğuna yetişirken, erkek tüm gün işte iken bir an geliyor, insan yaşamda kendini ıskaladığını fark edebiliyor. Tüm bu zorunluluklar içinde en çok kendini ertelemiş, en çok kendini yok saymış. Öyle bir an geliyor ki, insan en son kendisi için gerçekten isteyerek ne zaman bir şey yaptığını unutur hale geliyor, mecburiyetler arasında yok saydığı bir kendisi.
İşte tam bu noktada mutsuzluklar başlıyor ve insan ben kimim demeye başlıyor ve büyük bir açmaza düşebiliyor. O yüzden insan mümkün olduğunca kendini anımsamalı, sevmeli ve kendisiyle vakit geçirmeli aksi halde hem filmde, hem Demir Demirkan da olduğu gibi büyük kırılmalar yaşanabiliyor.