Son Rus Çarı İkinci Nikola’nın ve karısı Çariçe Alexandra’nın bütün çocuklarıyla beraber 17 Temmuz 1918 yılında yeni düzenin askerlerince kurşuna dizilmelerinin üstünden neredeyse bir asır geçti. Yıllar içinde toplu mezarları bulundu, kemikleri eşleştirildi, bazısı azize bile ilan edildi ama bütün bunlar çarın öldürülen kızlarından biri olan Prenses Anastasia’nın az bilinen öyküsünün üzerine daha çok konuşulmasına neden oldu. Dünyadaki bütün prensesler şimdiki İngiltere veliaht prensesi Kate kadar şanslı olamıyorlardı.
Bir Sürü Anastasya Vardı
Anastasya çarın dört kızının en küçüğü idi. O olaydan sonra katliamdan kurtulduğunu iddia eden ve Prenses Anastasya olduğunu söyleyen bir sürü kadın ortaya çıktı. Özellikle biri, 1923 yılında Berlin’de ortaya çıkan aday Rus Hanedanı Romanof’ların kalan bazı üyelerini bile ikna etmeyi başardı. Ona göre hafızasını kaybetmişti ama yaşıyordu. Hanedanın reisi olarak kalan büyük dük ise onu yıllarca kabul etmedi ve açılan dava tam 31 yıl sürdü.
Mahkeme bile sonuçta kesin karara varamadı. Söz konusu kadın bütün bunlardan sonra A.B.D.’ye yerleşti, Anna Anderson adını aldı ve sırlarıyla beraber 1982’de öldü. Gerçek yıllar sonra yapılan DNA testleriyle ortaya çıktı. Tam adıyla “Grandüşes Anastasya Nikolayevna Romanof” katliamda ölmüştü ve ortaya çıkan bütün adaylar yalan söylemişlerdi. Tüm bu yaşananlardan geriye çevrilen filmler ve sonu hiç iyi bitmeyen güzel bir prensesin tarihteki hazin öyküsü kaldı.